Gebeliğin 20. Haftası
Sevgili anne adayları gebeliğinizin 20. haftası yani 40 haftalık gebelik sürecinizin tam yarısına geldiğinizde rahminizi tam olarak göbek deliğinizin hizasında hissedebilirsiniz. Karnınız artık iyice büyümekte olduğundan bu hissiniz normaldir. Bebeğiniz de yaklaşık olarak 250 – 300 gram ağırlığına ulaşmıştır. Bebeğiniz bu dönemlerde yutkunma hareketleri yapmakta ve tıpkı bir yetişkin gibi uykunun tüm evrelerini yaşamaktadır. Uyuma ve uyanıklık düzenleri oturmaya başlamaktadır.
Bu dönemlerde bebeğinizin bağırsaklarında da mekonyum adı verilen ilk dışkı da birikmeye başlamaktadır. Mekonyum koyu yeşil renkte yapışkan bir maddedir. Doğumdan sonra bu maddeyi görmeniz mümkündür. Bazen bebekler bu ilk dışkıyı doğuma yakın, hala anne karnındayken yapabilmektedirler. Bunu yutmaları ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Böyle bir durum söz konusuysa doktor tarafından durum değerlendirilmekte ve bebeğinizin takibi yapılmaktadır. Eğer söz konusu durum bebeğinizin kalp atımlarını düşürecek kadar etkiler ve yükselmesine izin vermez ise acil olarak doğuma alınabilirsiniz. Doktorunuz doğru kararı sizinle beraber verecektir.
Gebeliğin 20. haftasında eğer bebeğinizin cinsiyeti kız ise rahim ve yumurtalıkları tamamıyla oluşumunu tamamlamıştır ve hayatı boyunca sahip olabileceği en fazla yumurtaya sahiptir. Bu haftadan sonra menopoz dönemine kadar olan sürede yumurtaları sürekli olarak azalacak ve sonunda tamamen tükenecektir.
Gebeliğinizin bu döneminde kansızlık bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Kansızlığı en önemli belirtileri olarak; aşırı halsizlik, çarpıntı, göğüs ağrısı, dikkat dağınıklığı, ciltte ve gözaltlarında solukluk verilebilir. Ayrıca besin dışı toprak, kil, tebeşir, buz gibi maddeler aşermeniz pika hastalığının göstergesidir. Bu hastalığın varlığı da demir eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bu haftalarda hem bebeğinizin ihtiyaçlarını karşılamakta hem de artan kan yapımında kullanılan alyuvarların demir ihtiyacı artmaktadır. Bu sebeple eğer gebelikte günlük demir ihtiyacınız besinlerle sağlanamazsa takviyeye gereksinim duyulabilmektedir. Kan değerleriniz düşük ve demir eksikliği anemisi tanınız kondu ise doktorunuz size gerekli ilacı zaten önceki haftalarda önermiştir. Ancak kan değerleriniz bu haftaya kadar normal seyrinde devam ettiyse bu haftadan itibaren takviye almanız istenebilir. Beslenmeniz ile demir ihtiyacınızı karşılayabilecek, demir içeriği zengin gıdalar kırmızı et ve baklagillerdir. Ayrıca karaciğer demirce zengin olsa da yüksek oranda A vitamini de içerdiği için gebelik döneminde sınırlı olarak tüketilmelidir. Bu besinleri tüketmenize rağmen kan değerlerinizde yükselme olmuyor ise vücudunuzda demir emilimi ile ilgili problem olabilir ve bu da aslında sizin elinizdedir. Örneğin yemeklerden hemen sonra içtiğiniz çay, kahve ve kalsiyum içeren gıdalar yani süt ve süt ürünleri demir emilimini azaltmaktadır. Bu yüzden süt ürünlerini yemekle almamak gerekir. Bunların yanı sıra C vitamini demir emilimini arttırmakta olduğu için demir ilacınızı portakal, mandalina suyu gibi içeceklerle alabilirsiniz.
Gebelik döneminizde demir eksikliği yaşamanızın bebek için riskleri bulunmaktadır. Bu durum erken doğuma veya düşük doğum ağırlıklı bebeğe sebep olabilir. Ek olarak doğum sonrası kanama miktarınıza da bağlı olmak üzere kansızlığınız sizi de olumsuz etkileyebilir.
Gel gelelim kan değerleriniz normal olsa dahi gebelik boyunca alınması gereken iki adet takviye bulunmaktadır. Bunlardan biri, gebeliğinizden önce ve gebeliğinizin ilk üç ayı boyunca folik asit kullanımıdır. Bebeğinizin 3. ay sonunda omurgasının kapanmasıyla bu takviyeye olan gereksinim sona erer. Bir diğeri ise az önce bahsettiğimiz gibi demir takviyesidir. Demir takviyesi de gebeliğin 20. haftasından doğum sonrası 2. aya kadar önerilmektedir.
Bu dönemde kabızlık sorunu yaşarsanız da gerekli önlemleri almanız gerekmektedir. Çünkü demir ilaçlarının yan etkisi olarak kabızlık sorunu görülebilir. Ayrıca demir ilaçları dışkı renginizin koyulaşıp siyah renge dönüşmesine sebep olabilir.
Sevgili anne adayları, gebeliğinizde hormonların etkisiyle vajinal akıntı miktarınızda da artma görülecektir. Bu sebeple enfeksiyona yatkınlığınız da artabilmektedir. Akıntıyı azaltmak için bir çare bulunamadığı için iç çamaşırınızı çok daha sık değiştirmeniz önem arz eder. Pamuklu, sentetik olmayan kumaşlardan üretilmiş çamaşırları da tercih etmeniz önerilmektedir.
Vajinal akıntınızın normal olmadığı durumlarda doktorunuza başvurmanız gerekmektedir. Doğal akıntınız şeffaf, beyazımsı ve kokusuzdur. Eğer vajinada yanma, sizi rahatsız eden bir koku, idrarınızda yanma ya da akıntının sarı veya yeşil renkte olması, yoğurt kesiği gibi olması gibi normalin dışında olan durumların araştırılması yapılmalıdır.
Bu rahatsızlıklara ek olarak, yine bu haftalarda rahminizin büyüyüp oradaki bağ dokuları ve kasları germesiyle kalça ve karnınızda ağrı hisleri gerçekleşebilmektedir.
Yaşanacak rahatsızlıklar bir kenarda dursun, bu 2. üç aylık dönem tatil yapmayı düşünen anne adayları için en uygun dönemdir. Tabi eğer yatak istirahatiniz yoksa ve doktorunuz uygun görürse bunu söylemek mümkün. Bu dönemin tatil için en uygun dönem olmasının ilk sebebi ilk üç ay boyunca bulantı, kusma, düşük riskinizin olmasıyken, bir diğer sebebi son üç ayınızda biraz daha ağırlaşmanızla beraber doktorunuzun uygun görmeme ihtimalidir. Eğer bu dönemde tatil yapmaya karar verdiyseniz ve uzun yol yapacaksanız 1.5 – 2 saat gibi aralıklarla bir mola verip, yürümeye, bacaklarınızı hareket ettirmeye özen göstermeniz önemlidir. Eğer yolculuğunuzu araba ile değil de uçak ile yapacaksanız doktorunuzdan izin almalısınız. Ayrıca hava yolu şirketlerinin kurallarına bir göz atmanız da iyi olacaktır. Çünkü hava yolu şirketleri gebeliğin 36. haftasından sonra uçuş yapmanıza izin vermemekteler. Dahası ikiz gebelik ise bu süre 32. haftaya kadar düşebilmektedir. Ek olarak gebeliğinizin 28 – 35. haftaları arasında uçağa binip binemeyeceğinize dair doktor raporu da istenmektedir. Bu yüzden uçak kullanacaksanız biletinizi almadan önce detaylı bir araştırma yapmanızda fayda olduğunu söyleyebiliriz.