Gebeliğin 21. Haftası
- haftanın başlangıcıyla gebeliğinizi ikinci yarısına geçmiş bulunmaktasınız. Bu hafta bebeğiniz artık ortalama olarak 300 gram ağırlığa sahip denilebilir. Bu haftadan itibaren bebeğiniz hızla büyümeye ve özellikle de kilo almaya başlayacaktır. Bu haftalarda ultrason ile bakıldığında bebeğinizin kaşları ve göz kapakları daha net görülebilmektedir ancak göz kapakları hala kapalı vaziyettedir.
Bebeğiniz daha önceki haftalarda bahsedildiği gibi düzenli olarak amniyon mayini yutmaya devam etmektedir. Bebeğiniz böylelikle su ihtiyacını karşılamakta olup sonrasında da idrarını yine amniyon mayininin içerisine yapmaktadır. Yani şimdilik hava yerine su solunumu yapmakta olan bebeğiniz doğduğu anda aldığı ilk nefesle beraber bizim gibi akciğer solunumu yapmaya başlayacaktır.
Gebeliği 2. dönemine ayak bastığınız bu haftalarda artık bebeğinizin hareketlerini biraz daha sert hissetmeye başlarsınız ve bebeğiniz el ve kollarını daha koordineli bir şekilde hareket ettirmeye başlar.
Bu dönemle beraber artık siz de hızla kilo alma dönemine girmiş olursunuz. Tabi bu dönemde yediklerinize ve içtiklerinize normalden biraz daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Yemek yemek için çok acıkmayı beklememeniz, ara öğünler yapmayı tercih etmeniz, hiçbir zaman iki kişilik yemek yememeniz daha iyi olur. Aksi taktirde doğum sonrası vermeniz gereken kilo çok fazla olabilir ve de ilerleyen haftalarda tansiyon problemiyle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Bu hafta cildinizdeki yağlanmanın artması ile cildinizde sivilce oluşumu gözlemleyebilirsiniz. Bu sorunla karşılaşırsanız, yüzünüzü cildinize uygun bir temizleyici ile her sabah ve her akşam temizleyip, sonrasında yağsız kremler kullanmayı tercih edebilirsiniz.
Sevgili anne adayları, bu afta ile beraber gebeliğinizi daha konforlu geçmesini sağlayacak hafif sporlar, yürüyüşler yapabilirsiniz. Tabi öncelikle doktorunuza danışmanız gerekir. Doktorunuzun onayladığı sporlar, size bedensel stresle başa çıkmanızın yanı sıra doğuma hazırlık, doğum sırasında doğru nefes alıp verme ve kaslarınızda gevşeme sağlayarak daha rahat doğum yapmanız konusunda yarar sağlar. Bu dönemde doktorunuz da onay veriyorsa hamile pilatesi ya da hamile yogasına başlayabilirsiniz. Yoga hamilelik döneminizin konforlu geçmesine yardımcı olmakla birlikte, varsa denge sorunlarınızın, solunum sıkıntılarınızın düzelmesinde ve uyku kalitenizin artmasında da rol oynar. Gebelik yogasında özellikle nefes, duruş, rahatlama ve esnemeye yönelik hareketler yapılır ve gebelikte ağırlık merkezinizin değişimine bağlı olan sırt ve bel ağrılarınız da bazı yoga pozisyonları sayesinde hafifleyebilir. Yogada genel olarak kedi deve duruşu, kobra duruşu, kelebek esneme, oturarak öne eğilme ve sandalye ile üçgen duruş gibi pozisyonlar tercih edilir.
Faydalarını fazlalaştırabileceğimiz yogayı yaparken bazı hareketlerden kaçınmanız da gerekebilir. Daha önceki yazılarımızda da bahsedildiği gibi sırt üzeri yatmak kalbe dönen kan miktarını azalttığı için tansiyon düşmesine sebep olabilir ve bu durum bebeğinizin de etkilenebileceği bir durumdur. Buna ek olarak bu dönemde bağ dokularınız da hormonlarınızın etkisinden dolayı çok daha hassastır. Dolayısıyla çekme germe hareketleri yapmanız kaslarınıza zarar verebilir, her durumda dikkatli olmalısınız.
Bu dönemlerde başka bir sorunla daha karşılaşabilirsiniz. Gebelikte en sık görülen enfeksiyonlardan birisi olan mantar enfeksiyonu ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Gebelikle beraber artan hormonsal değişiklikler mantar enfeksiyonunun oluşmasına zemin hazırlar. Bu sorunla karşılaştığınızda kullanabileceğiniz krem ya da vajinal ilaçlar doktorunuz tarafından size önerilir. Eğer sık sık mantar enfeksiyonuna yakalanıyorsanız bir şişe kaynatılıp soğutulmuş suya bir kapak herhangi bir yemek sirkesi koyarak genital bölgenizi de yıkayabilirsiniz.
Mantar oluşumunun önüne geçmek veya oluşumunu azaltmak için vajinal duş almamalısınız. Çünkü vajinal duş o bölgenin doğal mikroflorasını bozar ve yararlı bakterileri de öldürmüş olur. Taharetlenmeyi önden arkaya yapmanız, probiyotik alımını arttırmanız (yoğurt, kefir gibi), parfümlü ıslak mendiller, tuvalet kağıtları kullanmamanız da mantar oluşumunun azalmasına yardım eder. Ayrıca deniz ya da havuzdan çıkar çıkmaz duşunuzu hemen almalısınız.
Mantar enfeksiyonunun yanı sıra bu dönemde idrar yolu enfeksiyonu da geçirebilirsiniz. Bunun sebebi artan progesteron hormonunun idrar akış hızınızı yavaşlatmasıdır.
Bu dönemde bir çoğunuzun aklında kahve içebilir miyiz sorusu da bulunuyor. Bu konuyu tabii öncelikle doktorunuza danışmalısınız. Aslında bu konuda önemli olan bu içeceklerin tüketimini sınırlandırmanız, fazla tüketmemenizdir. Genel olarak 1-2 bardak bu içeceklerden tüketebileceğiniz söylense de çay, kola, kakao ve çikolata gibi ürünlerde de kafein bulunduğunu unutmamanızda fayda var. Kafeinsiz kahveleri tercih edebilirsiniz. Çünkü kafein sık idrara çıkmanıza, susuz kalmanıza, reflüye ve artan uyku bozukluğu şikayetine neden olabilir.